Hayır Diyememek, Neden Hayır Diyemiyoruz?

Hayır demekte zorlanmak genellikle çok önemsenmemesine rağmen kişiyi ciddi şekilde zorlayabilen bir konu. Bazı aşırı tablolarda bu durum o kadar şiddetli bir hal alıyor ki kişi maddi, manevi veya cinsel istismara uğradığı bir durumda dahi hayır demekte ve karşı koymakta zorlanabiliyor. Yada daha az şiddetli pek çok senaryoda kişi hayır diyemediği için gereksiz sorumluluklar altına girebiliyor, istemediği halde kendine ait olandan vazgeçebiliyor.

Hayır diyememenin arkasındaki nedenleri anlamak, psikolojide yoğun bir araştırma konusu. Bu davranışı açıklamaya yönelik bilimsel çalışmalar çoğunlukla, düşük özsaygı, aidiyet ihtiyacı, anksiyete ve sosyal-kültürel faktörler gibi çeşitli dinamikler üzerine yoğunlaşıyor. Bununla beraber belirli özel durumlarda veya belirli türde kişi veya kişilere hayır denemiyorsa dinamikler bir miktar değişkenlik gösterebilir. Amirinize, işvereninize karşı, ailenize karşı, romantik partnerinize karşı veya arkadaşlarınıza karşı hayır diyemeyişiniz kendi içerisinde bir takım farklı yapılar barındırabilir.

Neden Hayır Diyemiyoruz?

Neden hayır diyemediğimize gelince bunun için sıralanabilecek oldukça fazla neden söz konusu ama her şeyden önce bunun yetişme tarzınızla ve büyüme serüveninizde yolunda gitmeyen bazı yaşantılarla doğrudan ilişkisi olduğunu en başta ifade edelim. Ne yazık ki ülkemizde çoğu aile uslu akıllı karşı koymayan çocuk yetiştirmeye bir hayli düşkün. Böyle bir çocuk ebeveynin otoritesini sarsmıyor, idare edilmesi ve ilgilenilmesi daha kolay oluyor; yani çok baş ağrıtmıyor. Tabi baş ağrıtmamak ve karşısındakini hoşnutsuz kılmamak için kendini yok saymayı da çok iyi öğrenmiş oluyor. Karşı koymayan çocuk boyun eğen çocuktur. Böyle bir senaryoda aslında çocuğa hayatı boyunca boyun eğen bir insan olmayı boyun eğmediği taktirde bir takım cezalarla ve negatif durumlarla karşılaşma yönünde bir korku yaşamayı öğretmiş oluyoruz. Masalların bile hatırı sayılır kısmı büyüklerin sözünden çıkan masal kahramanlarının başına gelen felaketleri anlatarak büyüklerin sözünü dinlemenin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.

Düşük Özsaygı ve Hayır Diyememe

Düşük özsayıgı ve özgüven hayır diyemem ile çoğu durumda oldukça ilişkili görünen temel bir faktör. Düşük özsaygı, “hayır” diyememe ile sıkı bir ilişki içindedir. Rosenberg’in (1965) özsaygı ölçeği, özsaygının bireylerin sosyal etkileşimlerini nasıl etkilediğine dair önemli bulgular sunar. Düşük özsaygıya sahip bireyler, başkalarını hayal kırıklığına uğratmamak için kendi ihtiyaç ve isteklerini geri plana atma eğilimindedir. Bu durum, Branden (1994) tarafından da vurgulanmıştır; Branden, özsaygının kendini ifade etme yeteneğiyle doğrudan ilişkili olduğunu belirtmiştir. Kişisel değer hissi düşük olan bireyler, diğerlerinin onayını kazanmak ve reddedilmekten kaçınmak için sürekli olarak başkalarının isteklerine boyun eğerler. Bu, özgüven eksikliğinin ve kişisel sınırların zayıflığının bir göstergesidir.

Aidiyet İhtiyacı

Baumeister ve Leary (1995), insanların temel bir aidiyet ihtiyacına sahip olduğunu ve bu ihtiyacın sosyal davranışları şekillendirdiğini öne sürmüştür. Aidiyet ihtiyacı, özellikle grup normlarına uyum sağlamak ve sosyal çevrede kabul görmek adına “hayır” demekten kaçınmayı içerebilir. Bu, sosyal reddedilme korkusunun bir yansıması olarak görülebilir (Williams, 2007). Topluluk içindeki bireyler, grup içinde kalmak ve sosyal dışlanma yaşamamak için sıklıkla kendi gerçek duygu ve düşüncelerini bastırabilirler. Bu durum, özellikle topluluk baskısının yüksek olduğu kültürlerde veya ortamlarda daha belirgindir.

Anksiyete ve Korku

Anksiyete ve korku, kişilerin reddetme kararlarını nasıl etkilediğine dair önemli bir faktördür. Örneğin, Segrin (2000) iş ve sosyal ilişkilerde olumsuz tepkilerin anksiyeteye yol açtığını ve bu durumun insanların “hayır” deme yeteneğini sınırladığını belirtmiştir. Bu korkular, bireyin karar verme sürecinde önemli bir rol oynar. Korku, özellikle sosyal reddedilme veya iş yerinde olumsuz sonuçlarla karşılaşma ihtimaline bağlıdır. Bireyler, reddetmenin yol açabileceği olası negatif sonuçlardan kaçınmak için sürekli olarak uyum sağlama eğilimi gösterirler.

Sosyal ve Kültürel Faktörler

Toplumsal beklentiler ve aile yapısı da “hayır” diyememe üzerinde etkilidir. Hofstede (1980) tarafından yapılan kültürel boyutlar çalışması, toplumların bireyler üzerindeki etkisini ve bu etkinin bireysel davranışları nasıl şekillendirdiğini ortaya koyar. Aile yapısı ve yetiştirilme tarzı da, bireylerin sosyal etkileşimlerinde ve sınırlarını belirleme yeteneklerinde önemli bir rol oynar (Baumrind, 1991). Toplumsal normlar ve beklentiler, bireylerin davranışlarını ve karar verme süreçlerini büyük ölçüde etkiler. Örneğin, kolektivist kültürlerde bireyler, grup uyumu ve sosyal uyum sağlama baskısı altında daha fazla olabilirler. Bu, bireysel ihtiyaçları ve istekleri göz ardı etmelerine neden olabilir. Aile yapısı ve ebeveynlik stilleri de, çocukların “hayır” diyebilme yeteneğini etkiler. Otoriter veya koruyucu ebeveynlik stilleri, çocuklarda kendilerini ifade etme ve sınırlarını belirleme konusunda zorluklara yol açabilir.

Nasıl Hayır Diyebiliriz?

Bu faktörlerin anlaşılması, bireylerin “hayır” diyebilme yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olabilir. Öz-farkındalık ve iletişim becerileri, kişisel sınırları belirleme ve koruma konusunda kritik öneme sahiptir. Bu alandaki çalışmalar, bireylerin kendilerini daha iyi ifade etmelerine ve sağlıklı sosyal ilişkiler kurmalarına olanak tanıyan stratejiler geliştirmeye odaklanmaktadır (Goleman, 1995). Öz-farkındalık, bireylerin kendi ihtiyaçlarını, duygularını ve sınırlarını anlamalarını sağlar. İletişim becerileri, bu sınırları başkalarına etkili bir şekilde ifade etmeyi kolaylaştırır. Ayrıca, sağlam bir özsaygı geliştirmek, kişisel değer hissini artırır ve bireylerin başkalarının taleplerine karşı daha güçlü durmalarını sağlar.

Sonuç olarak, “hayır” diyememe, bireylerin psikolojik durumları ve sosyal çevreleriyle yakından ilişkilidir. Bu karmaşık davranışın üzerinde çalışmak, bireylerin hem kendilerine hem de çevrelerine karşı daha dengeli ve sağlıklı bir tutum sergilemelerine olanak tanır. Bu, sadece bireysel bir gelişim değil, aynı zamanda toplumsal bir ilerleme anlamına da gelir. Bireylerin “hayır” diyebilme yetenekleri, toplumun genel sağlığı ve işleyişi için de önemlidir. Sağlıklı sınırlar ve açık iletişim, toplumun her bireyinin ihtiyaçlarını ve haklarını dikkate almasına yardımcı olur.

Nihai çözüm yollarına gelirsek tabi ki birinci sırada imkan dahilinde bu konuda uzman desteği almak yer alıyor. Açık olmak gerekirse benim başka hiç bir sorunum yok ama sadece hayır demekte zorlanıyorum,” gibi bir iddia bana pek gerçekçi gelmiyor. Çok sayıda problemin uzantısı veya faklı bir dışa vurumu da hayır demekte zorlanmak oluyor. Dolayısıyla bu konuya etki eden ve kişiye özgü ruhsal yapılanmayı bir bütün olarak ele almak çoğu durumda gerekli oluyor.

Ancak bu durum bireysel olarak bir şey yapılamaz veya bireysel gayretler faydasızdır anlamına elbette gelmiyor. Ancak bu bir iki kitap okuyarak veya motivasyon videoları ile de zor. Daha da önemlisi bu konu daha geniş bir zaman diliminde kendinizi sürekli gözlemleyerek geribildirimlerde bulunarak yavaş yavaş çözebileceğiniz bir konu. Gerçekçi beklentilerle yola çıkmak motivasyonunuzu koruyabilmek açısından son derece önemli.

Uzun vadeli bir çalışma yapacağınızı unutmayın.

Ufak bir defter alın ve hayır diyemediğiniz durumları farkettiğinizde deftere yazın. Neden hayır diyemediniz, nasıl hissettiniz, hayır deseydiniz neler olacağından endişelendiniz. Doğru cevapları vermeniz şart değil. Beyin cimnastiği yapıyorsunuz. Bu aldığınız notlar zamanla farkındalığınızı artıracak ve olayı yaşarken hayır demekte zorlandığınız durumları o an farketmenizi kolaylaştıracak.

Denemeler yapın ve kendizi sınayın. Çoğu zaman sonuçların korktuğunuz gibi olmadığını göreceksiniz ve bu kafanızdaki şablonların yavaştan değişmesine yardımcı olacak. Sınırlarınızı koruduğunuz ve kendinizi kullandırmadığınız zaman bazı ilişkilerinizde bazıları kısa bazıları uzun süreli bozulmalar olması ihtimal dahilinde olsa da bunların böyle olması kişi için çoğu zaman daha faydalı. Sürekli kendinizden bir şeyler vererek dengesiz bir alışveriş ile insanları hayatınızda tutmak öyle veya böyle bir gün bırakmanız gereken bir strateji. Sadece bu koşulla hayatınızda kalacak olanlar bırakın şimdi çıksın.

Ara sıra motivasyonunuz azalabilir başka gündemler araya girebilir ancak tekrar denemekten ve yeniden başlamaktan çekinmeyin ve bu çalışmaların bir uzman desteğinin yerine geçmeyeceğini unutmayın.

Sağlıcakla kalın.

Bu yazıdaki içerik ilginizi çekmişse daha fazla içeriğe ulaşmak ve yeni içeriklerden haberdar olmak için mesleki İnstagram hesabımı takip edebilirsiniz.
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Sliding Sidebar

WeCreativez WhatsApp Support
En kısa zamanda size dönüş yapacağım.